Понудительный залог
 

 

Понудительный залог 

 

1. Сын говорит пожилому отцу:

 

— Bana bak! Zaten canım burnumda.

— Dün utanmadan kızımın, torunumun gözü önünde beni evden kovdun. Bir laf ettirmedin. Halimi hatırımı sormadın. Ama ben senin babanım. Ben seni utandırmam.

Итак, мы здесь встречаем 2 формы:

Bir laf ettirmedin. — Не дал и слова сказать.

Ben seni utandırmam. - Тебе за меня не будет стыдно. (Досл. Я не сделаю так, чтобы ты стыдился.)

___________________________________________________________________________________________________

 

Дочка оправдывается перед матерью за вчерашний скандал, который устроил ее муж в ресторане:

 

— Ünlü yaptı bu gece. Bütün restoran bize baktı. Rezil olduk. Üstelik babanla evlilik yıl dönümümüzde.

— Biliyorum, biliyorum. Ama susturmaya çalıştım. Dinlemedi ki beni. Görmedin mi sen de? 

susmak — замолчать

susturmak — заставить замочать; заткнуть

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Мужчина садится за столик, где уже сидит его бывшая девушка.

 

— Günaydın! Beklettim mi? 

— Önemli değil.

 

Beklettim mi? — Заставил ждать? Очень уместно и вежливо говорить ее, когда вы пришли позже.

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Врач заходит в палату и сообщает ему и родным ситуацию по здоровью:

— Günaydın, küçük bey! Tetkik sonuçların iyi. Travmaya bağlı herhangi bir problemi yok. Ucuz atlattın.

— Çok şükür.

— Ama bu bacağındaki kırık uzun bir süre seni evde oturtacak, onu söyleyeyim. Hareket ederken zorlanacaksın.

 

atlamak — прыгать

atlattın — ты проскочил

oturtacak — заставить посидеть тебя

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Дочь (по сюжету - внучка) задает матери самый важный вопрос в своей жизни:

 

— Beni bu yüzden mi sevmedin anne?

— Kim sevmedi? Ben mi?

— Bu yüzden mi sana şimdiye kadar kendimi hiç beğendiremedim ben?

bu yüzden — поэтому

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Общаются два прокурора.

 

— Yapma Pars! Ciddiye almadığın şey ağır bir hastalık.

— Kendime sara hastası dedirtmem. Hasta adam muamelesi yaptırmam. İnsanların bana acıyan gözlerle bakmasına müsaade etmem.

— Ne diyeyim ben şimdi ya? Ya bu nasıl bir bakış açısı, Pars?

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Муж спрашивает у жены, которая, по его мнению, что-то от него утаивает.

 

— Niye öyle sırıtıp duruyorsun bakayım, he? Ya, sizin niyetiniz beni delirtmek mi he?

— Ya Rafetçiğim, Selen'le Levent barışmışlar.

delirmek — сойти с ума

sırıtıp durmak — лыбиться, скалиться

 

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Внучка сообщает дедушке, что его планам не суждено сбыться: жених увез Айше, поэтому у дедули ничего не выйдет из запланированного.

 

— Ben söyledim Ferit'e her şeyi. Ayşe gelmeyecek. Kaçırdı onu.

kaçmak — убегать

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Муж спрашивает у жены, что случилось и может ли он ей помочь:

— Konuşmak iyi gelir belki.

— Kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki!

— Ben mi yalnız hissettiriyorum sana yoksa? Sorun evliliğimizle mi alakalı?

 

hissetmek — чувстовать

yalnız — одинокий

 

___________________________________________________________________________________________________

 

— Ozan sakin ol!

— Ya nasıl sakin olayım Esra ben? Ya herif, benim annemin evine kadar gelmiş. Ben nasıl sakin olayım?

— Tamam da adam tam olarak bunu yapmaya çalışıyor işte. Seni sinirlendirmeye çalışıyor, kışkırtmaya çalışıyor. Önce benimle yaptı bunu, şimdi de ailenle yapıyor. Lütfen sakin ol. Bak içeride herkes seni konuşuyordur şimdi.

— İyi biraz daha konuşsunlar.

— Ozan! Ozan, ne yapıyorsun sakin ol, lütfen sakin ol!

— Sen ne yapıyorsun ya? He? Sen ne yapıyorsun? Niye beni tutuyorsun Esra? Niye beni sakinleştiriyorsun?

___________________________________________________________________________________________________

 

Сельчук передал Асье запись разговора. Асья должна была этой записью припугнуть "Белоснежку", нынешнюю жену своего бывшего мужа.

 

— He, sana ne diyeceğim. Ne yaptın pamuk prenses işini? Dinlettin mi kaydı?

— Ben de seni arayacaktım. Evet, dinlettim. Teşekkür ederim.

 

kayıt (kaydı) — запись

arayacaktım — собиралась позвонить

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Муж пришел к жене, рассказать о смерти общего друга семьи:

 

— Çık git buradan Hüseyin! Çık git buradan! Git buradan! Git!

— Adnan ölmüş. Haberin var mı?

— Ne?

— Ya! Konuşturmuyorsun ki insanı.

— Ne diyorsun sen? 

— Kapat kapıyı gel!

 

--------------------------------------

 

Девушка стала свидетелем ссоры. Но она уверена, что парень просто "дал" себя побить, поддавался и нарывался, чтобы взбесить второго парня: 

 

— Gördüm seni kavga ederken. Kendini dövdürdün ona.

— Adam nasıl bir manyak değil mi ya?

dövmek — побить, поколотить

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Ссорятся двое: 

— Dalga mı geçiyorsun lan sen benimle? Ulan seni gebertirim!

gebermek — грубое: сдохнуть

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Муж извиняется перед женой. Он позволил незаконнорожденному сыну отобрать все наследство его других детей.

 

— Ben, ben büyük bir hata yaptım ama inan ben her şeyi düzelteceğim. Hiç kimsenin hakkını ben kimseye yedirmem. İnan bana! Kimseye yedirmem. Bana zaman ver. Lütfen! Bana zaman ver, düzelteceğim her şeyi.

düzetmek — исправиться, наладиться

hak (hakkı) — право

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Девушка рассказывает, что у нее украли на заправке кошелек.

 

— Nasıl tanıştınız? Onu anlatsana.

— E, şey! Benzinlikte ben cüzdanımı çaldırmıştım da...

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Владелица семейного поместья, которое принадлежит ее семье несколько поколений, защищает его честь:

 

— Ama şunu da unutma! Bu konağın bir şerefi, bir ruhu var. Bugünü ne bu konak ne de bizler unuturuz. Bedeli neyse vakti gelince ödetmeyi biliriz.

___________________________________________________________________________________________________

 

 

Давайте рассмотрим еще несколько интересных случаев:

 

— Ben doğru mu duydum? Bir aya biz bu projeyi asla yetiştiremeyiz! Sen neden böyle bir şey yapıyorsun?

— Evet, Efe, seni dinliyoruz, bakalım bu sefer ne tür yalanlar uyduracaksın. Evet!

— Esra ben kötü niyetle bir şey söylemedim. Sonuçta bu proje bizim için çok önemli. Bir şekilde hızlandırır hallederiz.

yetişmek — успевать (самому)

uydurmak — придумать, выкрутиться из ситуации

hızlanmak — ускориться

 

___________________________________________________________________________________________________

Давайте рассмотрим еще несколько полезных форм: 

 
 

Kapuçino, espresso dabl, latte, çaklet moka, sade filtre kahve şekersiz, bay çaklet mokka, laktözsüz süt, ayrıca damla çikolatalı kurabiye aldım, sade, yine ayrıca bir tane daha damla çikolatalı kurabiye aldım ama bu glütensiz, glütene karşı hassasiyeti olanlar için.

— Bravo harikasın Esra.

— Teşekkür ederim.

— Yalnız bu soğumuş.

— Benimki de soğuk Ozan Bey.

— Sen de atlamasan şaşardım zaten. Gıcık mısın nesin ya, başıma bela olacak kesin.

— Efendim Esra, bir şey mi dedin?

— Yani yok, şey dedim, isterseniz bütün kahveleri ben alayım gidip baştan yaptırayım, dedim.

— İyi olur, herkesin kahvesini tekrar yaptır.

Итак, здесь мы видим форму yaptırmak — поручить кому-то исполнение/выполнение.

 

___________________________________________________________________________________________________

 

Еще один сюжет:

 

 

— Ne alakası var! Saçma sapan konuşma! Ben sizin evi niye gözetleyeyim? Ayrıca sende ne kadar meraklıymışsın yeniden evlenmeye! Maşallah ikiletmeden böyle koştura koştura gelmişsin, neydi ya şey....

— Şeyma.

— Ha Şeyma.

— Seni ilgilendirmez benim ne yaptığım. Tamam?

— İyi Allah tamamına erdirsin.

___________________________________________________________________________________________________

 

Сюжет с глаголом yetiştirmek

 

Сюжет с глаголом kovmak

 

Форма kovdurmak — заставить выгнать себя.

 

Именно этого и добивается наш герой, чтобы его выгнали с работы.

 

 

— Sen dışarıda bekle ben sana haber vereceğim tamam?

— Merhaba hanımlar Aaa...

— Hoş geldiiin.

— Hoş bulduk Nerimancım.

— Ya ben iki dakika kaşlarımı aldıracaktım da, sonra mı gelsem? Bir havasız burası bir ağır ağır kokuyor yav.

— Yemek kokusu sinmiştir üstüne makine yağıyla pişiriyorsun ya ondandır o koku. — Gel anam sen gel, ben senin kaşını alayım gel.

Героиня пришла поручить выщипывание своих бровей, поэтому здесь употребляется понудительная форма aldırmak.

--> -->